GİRİŞİMCİLİK ÜZERİNE
I – Girişimcilik ve Girişimcilerin Ortak Özellikleri
Bu yazı, uzun zamandan beri aklımızda olan girişimcilik kavramı üzerine hazırlayacağımız yazı dizimizin ilk halkasını oluşturuyor. Bundan böyle beş hafta boyunca her pazar yayımlamayı düşündüğümüz yazı dizimizde; girişimcilerden ve inovasyon peşinde koşan işletmelerden kendi deneyimlerimizi de göz önünde bulundurarak bahsetmeye çalışacağız.
Bir ürünü veya hizmeti üretmek ve satmak için emek ve sermaye kaynaklarını bir araya getiren ve bu kaynakları sistematik bir şekilde uygulamaya alarak olumlu veya olumsuz sonuçlarını göze alan kişiler “girişimci” olarak adlandırılır. Girişimcilerin hedefi, ürünlerinden veya hizmetlerinden kar amacı gütmek olsa da, bu hedef genellikle öncelikler arasında değildir. Girişimcileri, bir yönetici ya da esnaftan ayıran en önemli özellik öncelikli hedeflerinin başarı odağında olmasıdır.
İş hayatının karmaşıklaşması ve iş ölçeklerinin büyümesi günümüzde iş fikirlerinin hayata geçirilmesi için ekiplerin oluşturulmasını gerekli hale getirmiştir. Üretilen ürün veya hizmetin hedef pazarda talep oluşturabilmesi için ekip üyeleri arasında tanımlı iş paylaşımlarının yapılması gerekmektedir. Örnek olarak, nihai kullanıcıya hitap edecek nitelikte inovatif bir elektronik ürün projesini ve bu ürün için beraber çalışacak beş kişilik bir girişimci ekibi ele alalım. Şüphesiz ki bu tip bir projenin hayata geçirilebilmesi için ürünün geliştirilmesine katkı sağlayacak bir “mutfak ekibi” ile bu ekibin çalışma verimliliğini artırmak için iş fikrinin her aşamasını organize ederek sonuçlarını geniş kitlelere yayabilecek bir “yönetim ekibi” olması gerekecektir. Girişimci beş üyenin kendi kafasına göre bazı zamanlar hem ürün üretme sürecinde hem pazarlama sürecinde hem idari süreçlerde hem de strateji geliştirme sürecinde yer almasını beklemek önemli bir hatadır. Çünkü bu tip bir yapılanmada, ekip üyeleri zamanla kişilik çatışmalarına girecek ve belki de gelecek vadeden bir iş fikrinin, ekip üyelerine en iyi ihtimalle beklenenden daha az kişisel tatmin ve kazanç getirmesine neden olacaktır. Bu nedenden ötürü aslında nihai hedeflerinin aynı olduğu düşünülen ekip üyeleri, organizasyonda hangi amaca hizmet ederlerse etsinler, birbirlerine kayıtsız olarak güven duymalı ve kişilik özellikleri ve yeteneklerine göre ilgili iş pozisyonlarına çaba, bilgi ve tecrübe aktarmalıdırlar.
Her insanın kişilik özelliği farklı olacağı için bazen ekip içinde adil ve düzgün bir görev paylaşımı yapılabilse dahi herkesin iş sürecine aktaracağı enerji aynı seviyede olmayabilir. İşte bu durum, bazı insanların yanlış iş sahasında “girişimci” olarak yer almaya çabaladıklarını göstermektedir. Girişimci olabilmek için birkaç temel özelliğe sahip olunması gerekmektedir. Girişimcilik üzerine yapılan araştırmalar birçok başarılı projenin hayata geçirilmesine katkı sağlayan girişimcilerin ortak özelliklere sahip olduğunu göstermiştir.
İyi bir girişimci her zaman başarıyı hedefler. Başarılı olabilmek için tüm maddi ve manevi kaynaklarını bir işe aktaran girişimci, olumlu sonuç elde etmek için disiplinli bir şekilde çok çalışması gerektiğini bilmelidir. İş hayatını, özel ve/veya sosyal hayatına göre planlayan biri; hedef pazarında yıkıcı etki yaratabilecek nitelikte bir ürün veya hizmet geliştiremez, olsa olsa var olan bir iş sahasını geliştirmeden maddi kazanç elde etme yolunu seçen biri olur ki bu özellikteki birini girişimcilik kavramından ayrı tutarak tüccar veya esnaf olarak nitelendirmek daha yerinde olacaktır.
Pazara sunulan ürün ya da hizmet ne kadar özgün olursa olsun, girişimcinin süreç içerisinde elde ettiği başarıları takip ederek girişimci için ticari risk oluşturabilecek veya aynı iş modeli üzerinden gelir kaynağı yaratma amacıyla iş fikrini taklit edecek rakipler her zaman olacaktır. Eğer bir girişimci hedef müşterilerine diğerlerine göre fark yaratıcı iş modelleri, iletişim ve tanıtım stratejileri vb gibi etmenlerle yaklaşabilirse, pazardaki rekabetçiliğini artıracaktır. Her hamlesi takip ve taklit edilen girişimciler için rakipler, ölçekleri ne olursa olsun ticari bir risk oluşturmayacak aksine girişimciye ait ürün veya hizmetin daha nitelikli pazarlara ulaşmasında farkında olmadan katkı sağlayacaklardır.
Maddi ve manevi risklerin tamamını üzerinde toplayan girişimci, başarılı olabilmek için kendine güvenmeli ve yetenekleri ile tecrübelerinin farkında olmalıdır. Aksi halde girişimci zaten zorlu olan “girişimcilik” sürecinde başarısız olur. Bu durumda, girişimci ya rakiplerini takip eden sıradan bir esnafa ya da başarısız bir müteşebbisse dönüşür. Sınırlarını bilen ve kendine güvenen girişimcilerde ise durum farklıdır. İş sahası eksikliklerini görerek sürekli kendini ve işini geliştirmek adına aksiyonlar ve yeni riskler alan girişimciler; kısa sürede rakiplerine öykünerek kendine güvenmeyen diğer müteşebbisler için sürekliyici ve fark yaratıcı değerli bir pozisyona kavuşurlar.
İş hayatının acımasızlığı, sınırlı mali ve insan kaynağı ile yürütülen iş süreçlerinde mevcut kaynakların verimli kullanılması gerekliliğine neden olur. Girişimci iş sahasını ilgilendirebilecek ilişkili alanlarda sürekli araştırma yaparak kısa sürede uygun aksiyonları belirlemelidir. Mesela, iş sahasında oluşan yeni bir ticari fırsat için tanıtım kampanyaları oluşturma sürecini ele alalım. Ticari başarı için bu kampanyanın, hedef kitleye uygun ve özgün bir şekilde duyurulması gerekecektir. Kampanya yönetiminde hızlı ve özgün hareket edebilenler kazanacak, bu süreçte geride kalanlar ise daha dar bir pazar alanında kendi yağında kavrulmaya çalışacaklardır.
Eskilerin de dediği gibi ‘işe koyulmak, bitirmenin yarısıdır.’ Fakat her girişim hikayesi mutlu sonla bitmez. Her ne kadar girişimciler başarılı olma umuduyla yola çıksalar da; işler yolunda gitmediğinde çekilme kararı alabilmek de önemlidir. İlk bakışta kayıp zaman olarak değerlendirilebilecek bu durum, aslında girişimcinin hayatı boyunca kullanabileceği önemli bir tecrübe sağlamasına katkı sağlayacaktır. Bazı durumlarda iş fikrinden tamamen çekilmek yerine ilk aşamasında mevcut müşterilerin kaynak oluşturabileceği yeni iş fikirleri inşa etmek de mümkündür. Bu opsiyonda girişimci, esasen başlangıç aşamasından daha fazla kaynağını riske atacağı için kişilik özelliklerini göz önünde bulundurarak seçimini gerçekleştirmelidir.
Bir girişimci, otoriteye biat etmeyerek kendi kendine karar verebilme ve verdiği kararların sonuçlarının yaratacağı sorumluluğu taşıyabilme yetkinliğine sahip olmalıdır. Birey olamamış bir kişinin girişimci olduğunu düşünelim. İş dünyasının rekabetçi şartları ister istemez girişimcimizin bir süre sonra kritik konularda sorumluluk alamamasına ve yeni çözümler üretememesine neden olacaktır. Sonuçları ne olursa olsun sorumluluk alarak ekibi için dinamo oluşturabilme özelliğinin yoksunluğu, girişimcinin yenilikleri farkederek uygulamaya alamamasına sebep olacağı gibi hareket kabiliyetini de yavaşlatarak kısıtlayacaktır. Bireysel ve yeniliğe açık olan girişimciler ise bulundukları duruma uygun en doğru kararı verecek ve kendilerine duydukları özgüven sayesinde üzerinden seneler geçse de verdikleri kararın arkasında cesaretle durabileceklerdir.
Bazen şartlar ve seçimler, kişileri aslında daha önce kendilerini görmedikleri bir pozisyona getirebilir ve bu pozisyonda deneyim sahibi olmalarının yolunu açabilir. Bu deneyimi, ticari başarıya dönüştürebilmek için bir girişimde bulunmak başlangıç aşaması için mali bir değer oluştursa da işin sürekliliğini sağlayabilmek adına yeterli değildir. Yapılan işin içeriği ne olursa olsun keyif almayı bilerek sonuçları deneyimleyebilmek girişimciyi başarılı yapar. Eğer girişimci işini sevmeden yalnızca ticari kazanç elde etmek için sürdürüyorsa, kendine ve aynı pazarda yer alan diğer girişimlere de şüphesiz zarar verecektir.
Girişimciler üzerine hazırladığımız ilk yazımızı burada sonlandırıyoruz. Yazımızın girişimci ruhu taşıyan ve sürekli inovasyon peşinde koşan herkese farklı bir bakış açısı getirmesi ümidiyle herkese iyi haftasonları diliyoruz.