TASARIM MERKEZLERİ NEDİR?
5746 Sayılı kanun çerçevesinde yer alan tasarım merkezleri kavramına genel bir bakış
Tasarım Merkezi kavramı bizler kadar Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı için de yeni bir kavram. Ağustos ayında yayımlanan 5746 sayılı kanun ile birlikte Ar-Ge Merkezi kavramı yanında Tasarım Merkezi kavramı da gündeme alındı. Kanunun getirdiği yeniliklere örnek teşkil edecek bir uygulama bulunmayışı, konuya ilişkin farklı yorum ve değerlendirmeleri de beraberinde getiriyor.
Bizler de, katıldığımız seminer ve toplantıları göz önünde bulundurarak ve mevzuatta geçen tasarım merkezine ilişkin ifadeleri mercek altına alarak, yazımızda “Tasarım Merkezi” kavramını bu yazımızda biraz daha netleştirmeye çalışacağız.
5746 sayılı kanununun 4. Maddesinde yer alan tanımlarda, tasarım merkezi ile ilişkilendirilmesi gereken altı temel kavram mevcut. Bu tanımlardan yola çıkarak tasarım merkezi faaliyetleri ile bu faaliyetlerde görev alacak personel nitelikleri tanımlanabilir hale getirilebilir. Öncelikle ilk maddenin ö bendindeki tasarım merkezi tanımını ele alalım. Tanıma göre; Türkiye’de siparişe dayalı tasarım faaliyetlerinde bulunan veya tasarım projeleri gerçekleştiren şirketler, şayet en az 10 tam eş değer tasarım personeli istihdam ediyorlarsa tasarım merkezi olabilmek adına bir yapılanma gerçekleştirebilirler.
Yapılanma çerçevesinde, tasarım faaliyetlerinin sürdürüleceği tasarım yeteneği ve birikimine sahip birimin, aynı Ar-Ge merkezlerinde olduğu gibi şirketin organizasyon yapısında diğer birimlerden ayrı bir şekilde örgütlenmiş olması gerekir. Her ne kadar bakanlık tarafından, tasarım merkezi başvuru uygunluğu ve başvuru sonrası elde edilecek olan unvanın sürdürülebilir olabilmesi için en az 10 tam zaman eş değer personel istihdam etme şartı getirilmiş olsa da, bu sayının 12-13 olarak düşünülmesi, özellikle tasarım merkezi unvanının ilerleyen senelerde de geçerliliğini koruyabilmesi açısından dikkat edilmesi gereken bir husus olarak düşünülmelidir.
Bu noktada tasarım merkezi tanımını daha iyi yapabilmek adına yine yönetmelikten yola çıkarak “tasarım faaliyeti” ve “tasarım projesi” ile “siparişe dayalı tasarım” tanımlarını dikkate almak, başvuruda bulunmak isteyen işletmelerin uygunluğunu belirlemede etkili olacaktır. Yönetmeliğin o bendinde tasarım faaliyeti ile ilgili tanım dikkate alındığında ilgili maddedeki “sanayi alanında” ve “Bakanlar Kurulunun uygun göreceği diğer alanlarda” ifadeleri bize göre tasarım merkezi olabilme uygunluğu açısından oldukça önemli ve yoruma açık bir kavram.
Buradaki “sanayi” sözcüğüne dikkatimizi verelim. En temel tanımıyla sanayi, “Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü, işleyim, uran” olarak ifade edilebilir. Bu tanımdan yola çıkarak, sanayi taleplerine yönelik endüstriyel tasarım faaliyetlerine bulunan veya son kullanıcıya hitap edecek nitelikte özgün tasarıma sahip ürünlerin üretimini gerçekleştiren şirketlerin de tasarım merkezi olabilmeleri bizce mümkün. Yanlış bir değerlendirme yapmamak adına “Endüstriyel Tasarım” ve “Mühendislik Tasarımı” kavramlarını değerlendirmekte fayda var.
Endüstriyel tasarım, sanayide üretilebilecek niteliklere sahip nihai kullanıcıya yönelik geliştirilen ve odağında bulunan kullanıcıların beğenisini kazanarak işlevsellik açısından ihtiyaçları karşılayacak nitelikteki tasarım çalışmasıdır. Tasarım sonrasında ortaya çıkacak kullanıcı merkezli konsept ürün, inovatif özellikte bir ürün veya hizmet olabilir. Endüstriyel tasarımın aşamalarını; projelendirme, beyin fırtınası, fikir üretme ve konsept geliştirme süreçleri oluşturur. Konsept geliştirme aşamasından sonra izlenen aşamalar ise “Mühendislik Tasarımları” alt süreçlerini kapsamaktadır. Bu süreçler ise prototipleme, detay tasarım ve tasarım doğrulama olarak ifade edilebilir.
Ülkemizdeki çoğu işletme; ürün geliştirme sürecinde endüstriyel tasarımdan ziyade mühendislik tasarımına yoğunlaşmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin global pazarda ilgi uyandıracak ve ihraç edilebilir markalar oluşturulmamasında önemli ölçüde etkili olmaktadır. Oysa Ar-Ge sürecinde, mühendislik tasarımı kadar endüstriyel tasarım da önemlidir ve özellikle nihai kullanıcılara hitap edecek beyaz eşya, mobilya, ambalaj v.b. gibi inovatif projelerde bu iki tasarım disiplininin de bir arada çalışması şarttır. KOBİ ölçeğindeki işletmelere siparişe dayalı ürün tasarımı gerçekleştiren tasarım şirketlerin sayısını artırmak veya B2C (Business to Consumer) stratejisine uygun ürün üretimi yapan işletmelerin ürün geliştirme süreçlerinde endüstriyel tasarım etkinliklerini artırmak adına yeni kanun kapsamında “Tasarım Merkezi” kavramının ortaya atıldığı görülmektedir.
İsterseniz şimdi tanımdaki “ve” bağlacından önceki kısma yani “Bakanlar kurulunun uygun göreceği diğer alanlarda” ifadesine göz atalım.
Gündemi ve yazılarımızı takip edenler, 10 Ağustos 2016 tarihli resmi gazetede 5746 sayılı kanuna ilişkin yönetmeliğin yayımlandığını anımsayacaklardır. İşte bu yönetmeliğe ek olarak 11 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanan Ar-Ge Merkezi ve Tasarım Merkezi kavramlarıyla direkt olarak ilişkilendirilebilecek iki tane Bakanlar Kurulu Kararı mevcuttur. Bu kararlardan 2016/9093 sayılı karar ile Ar-Ge Merkezlerinde istihdam edilmesi gereken azami tam zaman eş değer personel sayısı şartları ifade ediliyorken, 2016/9093 sayılı karar ile tasarım merkezleri için “Bakanlar Kurulunun Uygun Göreceği Diğer Alanlar” ifade edilmekte. Bu alanlar ise; yine konuya ilişkin önceki yazımızda detaylı olarak bilgi verdiğimiz ilgili NACE kodları ile ilişkili sektörler olarak düşünülebilir.
Siparişe dayalı ve/veya sanayiye yönelik inovatif ve/veya endüstriyel ürün tasarım faaliyetleri yürüten ambalaj, beyaz eşya gibi nihai kullanıcıya hitap edecek nitelikte ürün tasarımı gerçekleştiren firmaların da ilgili şartları sağlamaları durumunda “tasarım merkezi” olarak başvuruda bulunmasında bizce bir engel bulunmamakta. Yani diğer bir deyişle, tasarım merkezi olabilmek için illa 59.11 NACE kodu dahilindeki Sinema, Film, Televizyon ve Video Yapım Faaliyetlerinde veya diğer NACE kodlarında faaliyet göstermek şart değil. Tasarım merkezi başvurusunun olumlu sonuçlanmasında, tasarım aşamasında başvuru sahibinin yetenekleri dahilinde tasarıma aktardığı yenilikçi ve teknolojik yaklaşımlar değer teşkil edecek.
Öyleyse “tasarım projeleri” kavramını değerlendirmek, bu aşamada ilgi çekici bir hal alıyor. Mevzuatın s bendinde yapılan tanıma göre tasarım projesi, “Amacı, kapsamı, genel ve teknik tanımı, süresi, bütçesi, özel şartları, diğer kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişilerce sağlanacak aynî veya nakdî destek tutarları, sonuçta doğacak fikri mülkiyet haklarının paylaşım esasları tespit edilmiş ve tasarım faaliyetlerinin her safhasını belirleyecek mahiyette ve bilimsel esaslar çerçevesinde tasarımcı tarafından yürütülen proje” olarak belirlenmiş. Bu tanımda da fark edilebileceği üzere, tasarım projesi mümkün olduğunca geniş bir çerçevede her meslek grubuna uygun olabilecek şekilde değerlendirilmiş. Şayet genel kanıda düşünüldüğü gibi tasarım merkezi olabilmek için yalnızca belirli NACE kodlarına sahip olunması gerekliliği vurgulansaydı, bu tanımın herhangi bir yerinde yine NACE kodlarına atıfta bulunularak ek kavramlar kullanılabilirdi.
Mevzuat çerçevesinde en az 10 tam zaman eş değer, uzmanlara göre en az 12 tam zaman eş değer nitelikli personel istihdam etmesi gereken tasarım odaklı işletmeler için uygun personel tanımları; tasarımcı ve teknisyen olarak belirtilmiş ve bu kapsamda tasarım projelerinde görev alacak personeller “tasarım personeli” olarak ifade edilmiştir.
Tasarımcı, üniversitelerin; mühendislik, mimarlık veya tasarım ile ilgili bölümlerinden mezun en az lisans derecesine sahip kişiler ile tasarım alanlarından herhangi birinde en az lisansüstü eğitim derecesine sahip diğer kişiler olarak belirtilmiştir. Teknisyen ise yine başvuru sahibinin tasarım konusuyla ilişkili olabilecek meslek lisesi veya meslek yüksek okulu mezunlarını içermektedir. Tasarım merkezinde görevlendirilecek diğer kişiler ise “destek personeli” olarak tanımlamıştır. Destek personeli kavramından, tasarıma katkı sağlayan veya tasarım faaliyetleri ile doğrudan ilişkili; yönetici, işçi vb. gibi kişileri tanımlamaktadır.
Tasarım merkezinde görev alacak ve yukarıdaki tanımlar dahilinde üç gruba ayrılmış personellerin yapıdaki dağılımları sayıca önemlidir. Mevzuata göre, tasarım merkezinde yer alan destek personellerinin sayısı, tasarım personeli olarak tanımlanan tasarımcı ve teknisyen sayılarının toplamının %10’unu geçmemelidir. Diğer bir deyişle, 13 tam zaman eşdeğer çalışana sahip bir Ar-Ge merkezinde yalnızca 1 tam zaman eş değer destek personeli için vergi indirimlerinden faydalanılabilir.
Tasarım merkezi, Turquality ve Marka Programı yazımızda da bahsettiğimiz üzere Türkiye’de ticari ve sınai faaliyetlerde bulunan şirketlerin markalaşma faaliyetlerini artırmak adına markalaşma sürecinde tasarımın önemini ön plana çıkarıyor. Son kullanıcıya hitap eden ürün üreticilerini, markalaşma ve ticari başarı elde etme süreçlerine ilişkin bir incelemeye buradan ulaşılabilir.
Her ne kadar daha önce 5746 Sayılı Kanun ve Yeni Düzenlemelerin Getirdikleri yazımızda detaylarıyla bahsetsek de, bu yazımızın da sonunda tasarım merkezi unvanına sahip olacak işletmelerin, mevzuat da belirtilen şartları taşıdıkları süre boyunca aşağıda sıralanan vergi indirimlerinden faydalanabileceklerini hatırlatalım:
Kanun kapsamında gündeme gelen tasarım merkezine ilişkin detaylara; Tasarım Merkezi Sunumumuzdan veya bizlerle iletişime geçerek ulaşabilirsiniz.