KOSGEB Dijitalleşme KOBİGEL 2020 Öncelikleri
KOSGEB Dijitalleşme önceliklerini KOBİGEL 2020 çağrı dokümanına referansla inceliyoruz.
KOSGEB Dijitalleşme teması ile ilk kez geçtiğimiz sene KOBİGEL 2019 çağrısı çerçevesinde karşılaşmıştık. KOBİGEL Programı’nın bu sene yayımladığı çağrı ile yeniden KOBİ’lerde dijitalleşmenin artırılması amaçlanıyor. Çağrı detaylarına ilişkin değerlendirmelerimize KOSGEB KOBİ Gelişim Destek Programı 2020 Çağrısı yazımızdan ulaşmak mümkün.
Bu yazımızda detaylarından 22.07.2020 tarihinde KOSGEB resmi web sitesinden duyurulan çağrı dokümanlarına referansla, KOBİGEL 2020 çağrısındaki dijitalleşme önceliğindeki proje konularını inceleyeceğiz.
KOBİGEL 2020 çağrısı ana hatlarıyla bu yazımızda değerlendirdiğimiz KOBİGEL 2019 çağrısı ile aynı. Bilindiği üzere geçtiğimiz sene Eylül ayında yayınlanan 2023 – Sanayi ve Teknoloji Stratejisi çerçevesinde belirlenen beş strateji bileşeninden ikincisi “Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi” olarak belirlenmişti. KOBİGEL 2020 çağrısı, işte bu makro politikayı destekleyecek nitelikte bir stratejiyle tekrar yayınlandı. Desteklerin daha verimli kullanımını amaçlayan kurum, KOBİGEL 2020 çağrısında seçilen dijitalleşme odağı bir önceki çağrıyla aynı. Lakin destek mekanizmasının majör değişiklikler içerdiğini söylemek mümkün. Bu değişikliklere yazımızın ilerleyen bölümlerinde yer vereceğiz, şimdilik destekten kimler faydalanmalı sorusuna yanıt arayalım.
KOBİGEL 2020 Destekleri’nden hem imalatçı hem de teknoloji geliştiren işletmeler faydalanabilecek. Her iki taraf için de farklı teklif çağrı dokümanları hazırlanarak kurum tarafından yayınlandı. Desteği, dijitalleşme ve ilişkili teknolojileri yerlileştirme amacıyla kullanmak isteyen KOBİ ölçeğindeki işletmeler, 2020-01 İmalat Sanayi Sektöründe Dijitalleşme Sürecine Katkı Sağlayabilecek Yerli Teknoloji Geliştiricisi KOBİ’lerin Desteklenmesi Proje Teklif Çağrısı dokümanını değerlendirebilir. İmalatçı KOBİ’ler içinse, 2020-02 İmalat Sanayi Sektöründe Faaliyet Gösteren KOBİ’lerin Üretim ve İlişkili İş Süreçlerinde Dijital Teknolojilerden Yararlanma Düzeyinin Arttırılması Proje Teklif Çağrısı dokümanı geçerli olacaktır.
KOSGEB KOBİGEL çağrısının geçmiş dönem çağrı konuları, ihracatı, markalaşmayı ve kapasiteyi artırma amaçlarıyla yürütülmüştü. KOBİGEL Programı’nın 2016-2018 tarihleri arasında açılan çağrılarla daha geniş kapsamda işletmenin desteklenmesi, KOBİ’lerde haliyle programın altyapı yenileme ve/veya güçlendirme amaçlı “fırsat program” algısı yaratmasına neden oldu. Geçtiğimiz çağrı döneminde yaptığımız saha ziyaretleri ile yılın belirli dönemlerinde bize iletilen “KOBİGEL çağrısı yayınlandı mı?” sorusunu buna kanıt olarak gösterebiliriz. Bu nedenden ötürü, yazımızda önceliği KOSGEB’in dijitalleşme çerçevesinde destek sunacağı konuları değerlendirelim.
KOSGEB Dijitalleşme teması altında belirlediği konular, hem teknoloji geliştiren KOBİ’ler hem de imalatçı KOBİ’ler ile aynı. Özellikle ülkemizde Endüstri 4.0 kapsamında çalışma yapan yerli teknoloji geliştiriciler KOSGEB tarafından belirlenen dijitalleşme başlıklarına oldukça aşina. İmalatçı KOBİ’ler için ise bu alandaki uygulamaların sonuçları biliniyor fakat aynı şeyi teknoloji içerikleri açısından söylemek mümkün değil. Bu nedenle, kurumun belirlediği konuların çerçevesini imalatçı KOBİ’leri hedefleyerek açıklayacağız. Konulara aşina olan geliştirici KOBİ’ler için aynı olan dijitalleşme konularını tek tek incelemek yerine program nezdinde geliştirici olarak tanımlanma şartlarına göz gezdireceğiz.
Global araştırma şirketi Gartner büyük veriyi, karar verme süreçlerinde kullanımı için yeni işleme ihtiyaç duyulan yüksek hacimli ve hızlı dağınık bilgi varlıkları olarak tanımlanıyor. İnsan – makine etkileşiminin artmasıyla birlikte borsa, arama motorları, sosyal medya, ulaşım, sağlık da dahil her türlü alandan elde edilen yüksek hacimli bilgileri büyük veri olarak adlandırabiliriz. Bu verilerin yorumlanmasına yönelik çalışmalarsa büyük veri uygulamalarının temelini oluşturuyor.
Sürekli veri üreten imalat sanayi, büyük veri uygulamalarının devreye alınabileceği bir alan olarak değerlendirilebilir. Üreticiler iş süreçlerinde oluşan bilgileri analiz ederek, kar maksimizasyonu sağlayabilecek optimize süreçler ile yeni iş aktiviteleri yaratabilirler. Örneğin, üretim hatlarına entegre edilen alıcılardan toplanan anlık verilerin sınıflandırılması ve yorumlamaya imkan verecek hale gelmesiyle, bakım yönetimi verimliliği artırabilir. Benzer bir uygulamayla günlük üretim faaliyetlerinin finansal getirileri de ölçülebilir hale gelebilir. Özellikle kitlesel imalat yapanlar, sosyal medya kanalları üzerinden elde ettikleri verilerle pazardaki ihtiyaçları daha iyi fark edebilir ve talep yönlü üretim gerçekleştirilebilir. Yine aynı şekilde müşteri beklentilerinin analitik olarak değerlendirilebilmesi sonucu imalatçılar yeni ürün ve hizmetler geliştirerek kısa süreli Ar-Ge döngüleriyle hızlı inovasyonlar yaratabilirler. Üretimdeki dalgalamalara nihai ürün kalite ve performansına direkt etkileyen değişimlere hızlı müdahale imkanı elde edilebilir.
Teknolojinin güncel durumu büyük verinin imalat sanayinde kullanımı ile işletmelerin kısa ve orta vadeli karar alma süreçlerini verimli hale getirebiliyor. Aynı şekilde stratejik kararların alınması aşamasında risk ve fırsatların tespit edilmesi kolaylaşabiliyor. İlgililer, aşağıda paylaştığımız videodan büyük verinin imalatta kullanımına ilişkin daha fazla bilgi elde edebilirler.
Programda KOBİ’ler, büyük verinin temini ve işlenmesi amacındaki teknolojiler için program kapsamında destek alabilirler. Bu teknolojilerin, imalatçı KOBİ’lerin üretim, planlama, stok takip, tedarik, pazarlama, yönetim ve karar destek, lojistik ve enerji kullanımı süreçlerinden en az birini dijital hale getirmesi bekleniyor.
Nesnelerin interneti, açma-kapama tuşu olan herhangi bir sistemin internete bağlanması ve bu sayede diğer cihazlarla iletişime geçerek veri paylaşımının sağlanabilmesi olarak ifade edilebilir. Yabancı literatürde IIOT olarak anılan endüstriyel nesenelerin interneti teknolojileriyle akıllı hale gelen sistemler, bu sistemlerden elde edilen analitik raporlar ile iş gücü bir araya getirilerek imalatta verimlilik artırılabilmektedir.
Günümüz teknolojileri sayesinde mevcut üretim sistemleri anlık veri toplamaya uygun alıcılarla “akıllı” hale getirilebilir. Örneğin, farklı plastik parçalar imal eden bir üretici, enjeksiyon preslerine entegre ettiği sahadan veri toplama sistemleri ile makine duruşlarını, duruşların sebeplerini, kalıp değişim zamanlarını, günlük üretim verilerini toplayabilir. Toplanan verilerle anlamlı raporlarlar çıkarabilir ve bu raporlar üretim, planlama, bakım hatta insan kaynakları da dahil birçok iş sürecinde kullanılabilir.
İmalatta nesnelerin interneti uygulamaları üreticilere oldukça fazla imkan sunmakta. Microsoft’un IIOT sunumunda kullandığı infografi bu imkanları özetliyor.
KOSGEB Dijitalleşme teması çerçevesinde Sanayide Nesnelerin İnterneti Uygulamaları (Kaynak – Microsoft)
KOSGEB, imalatçı KOBİ’lerin nesnelerin interneti teknolojilerinden faydalanarak üretim proseslerin izlenebilir hale gelmesi ve kontrolü, stok kontrolü, kalite kontrol, lojistik ve enerji kullanımı iş süreçlerinden en az birini iyileştirecek çözümleri desteklemeyi amaçlıyor. İmalatçı KOBİ’ler bu alandaki çalışmaları için sıfır sistemler satın alabilirler. Aynı amaçla mevcut sistemlerini akıllı sensör uygulamalarından faydalanarak bu yapıya entegre edebilecek pilot uygulamalar da gerçekleştirebilirler.
Günümüz teknolojileri, iş gücü ile gerçekleştirilen her türlü üretim prosesinin robotlarla yapılabilmesine izin veriyor. Tüm dünyada Endüstri 4.0 sürecine geçişle birlikte, hemen hemen her imalat sürecini, sürece uygun olarak programlanabilen robotlarla gerçekleştirmek mümkün. Üretimde robotlaşmanın ilerleyen senelerde iş gücü piyasalarında oluşturabileceği tehditi Robotların Yükselişi kitabında inceleyen Martin Ford’un görüşlerini bir kenara bırakırsak, hatasız, kesiksiz, hızlı ve düşük maliyetli imalat altyapılarını robotik sistemlerle olabileceğini söyleyebiliriz.
KOSGEB, çağrının bu önceliğinde parçaların taşınması, montajı, paketlenmesi gibi sürekli tekrar eden ve değişmeyen iş süreçlerinin sabit ya da hareketli robotlarla yapılabilmesi için finansman desteği sağlamakta. Geçtiğimiz çağrıda, otonom robot teknolojileri zorunlu tutulmuştu fakat bu çağrıda bu zorunluluk mevcut değil. Öte yandan program bütçesine bakıldığında, ülkemizde üretilmeyen ve kur dalgalanmalarından nasibini alan bu teknolojilerin belirlenen teçhizat bütçesiyle ne ölçüde karşılanabileceği tartışma konusu.
Bilindiği üzere sensörler, bir cihazın ya da ortamın fiziksel özelliklerini veya koşullarını algılayan ve ölçen cihazlardır. Akıllı sensörler ise fiziksel ortamdan verileri toplayan ve önceden belirlenmiş hedefler ve işlevlere uygun olarak, topladığı veriyi işleyerek bağlı olduğu ağa/sisteme bulut bilişim altyapısıyla aktaran aygıtlardır. Bu yönüyle, akıllı sensörlerin aslen nesnelerin interneti uygulamalarının küçük bir bölümünü temsil ettiği ifade edilebilir.
Akıllı sensörler, üretim ve stok takibi, proses kontrolü, enerji kullanımı, bakım ve hata tespiti gibi birçok üretim sürecinde kullanılabilir. Örneğin iş süreçlerinde kurutma fırını kullanan üreticiler için fırın sıcaklık ve nem değerlerinin sürekli takibi gerekmektedir. Bu parametrelerin değişimi ile operasyon için istenen özelliklerin elde edilememesi üretimin durmasına sebep verebilir. Akıllı sensörler, işledikleri verilerle duruşu engellemek adına ilgili birimlere önceden bilgi sağlayabilir. Böylelikle de ciddi iş verimliliği sağlanabilir. ABB’nin düşük voltaj motorlarının akıllı sensörler kullanılarak izlenmesine yönelik yayımladığı video ilgilenenler için daha açıklayıcı olabilir.
KOSGEB çağrısı çerçevesinde, imalatçı KOBİ’ler mevcut altyapıları için akıllı sensör uygulamalarına geçebilirler. Çağrıda KOBİ’lerin makine-teçhizat kaleminde elektronik bileşen, motor vb gibi tükenmeyen donanım malzemesi de satın alabilecekleri düşünüldüğünde, yeterli altyapıya sahip işletmelerin ilgili faaliyetleri de kendi içlerinde yürütülebilecekleri unutulmamalıdır.
İşletmeler, yaşayan organizmalar olarak tecrübeleri doğrultusunda verimliliğini arttıracak kazanımlara sahip olur. Özellikle KOBİ’ler birçok operasyon işletmede uzun süre görev almış personel tarafından yürütülür ve bu operasyonlar kişi bağımlı olarak devam etmektedir. Bununla beraber, yapay zeka teknolojilerinin kullanımı, her alanda olduğu gibi üretimde de gün geçtikçe artmaktadır. Üretim de dahil olmak üzere birçok operasyonda, uzun vadede erişilecek çıkarımlara, yapay zeka teknolojileri kullanılarak ulaşmak mümkündür. Üretim, bakım, stok kontrol, tedarik zinciri gibi birçok operasyonun verimliliği yapay zeka teknolojileri kullanılarak arttırılabilir. Bir örnek vermek gerekirse; bir üretim ekipmanında zamanla artmakla beraber durma(downtime) süresi %5-20 arasında değişmektedir. Kestirimci bakım uygulamaları ile bu duruşları minimize etmek mümkündür fakat burada maliyet faktörü denkleme dahil olmaktadır.
Periyodik kontrollerin süresini kısa tutmak veya henüz ömrünü tamamlamasına uzun zaman olan parça değişimleri maliyetlerin katlanmasına neden olmaktadır. Buna karşın, makinelere entegre edilecek IoT sensörler vasıtasıyla sürekli olarak güncel makine verisi toplanarak, potansiyel eskime belirtilerini, yapay zeka vasıtasıyla tespit etmek mümkündür. Mc Kinsey tarafından yapılmış bir araştırmada, yapay zeka destekli kestirimci bakım uygulamalarının yıllık bakım maliyetlerinde %10, makine duruşlarında ve inceleme maliyetlerinde ise %25 oranında düşüş sağlandığı tespit edilmiştir.
IBM’in bu konuda yayınladığı videodan daha detaylı bilgi elde edilebilir.
Bu ve buna benzer operasyonlarda yapay zeka kullanımı ile işletme operasyonlarında verimlilik ve karlılık arttırılabilir. Bununla beraber operasyondan sorumlu personel tercihlerine destek olabilecek tavsiyeler ile birçok kararın güvenilirliği arttırılarak potansiyel kayıplardan kaçınılabilir. Bu kapsamda, mevcut makinelere sensör entegrasyonu, karar destek yazılımı entegrasyonları veya yapay zeka destekli stok yönetim altyapılarını entegrasyonunu içeren projeler çağrıya uygun olarak kurgulanabilir.
Üretimde dijitalleşme teknolojilerinin kullanımı bazı tehditleri de beraberinde getirmektedir. Açık devre sistemler dış dünyadaki tehditlere ve kapalı devre sistemler ise işletme içi güvenlik tehditlerine karşı savunmasız hale gelinmesine neden olmaktadır. Özellikle son dönemde Ransom Hack(Fidye korsanlığı) oldukça yaygındır ve işletmelerin IT altyapısını kullanılamaz hale getirerek belirli bir meblağ karşılığında tekrar kullanıma açılmasını hedefler. Bu tür tehditler hem üretimin duruşu hem de korsana ödenen fidye bakımından işletmelere oldukça büyük zararlar verebilmektedir. Bunun dışında, işletmenin üretim süreçlerinin takibi, ürün reçete takibi gibi birçok gizli bilginin de sızdırılma ihtimaline açık hale gelinmesi mümkündür. Bu güvenlik açığını ortadan kaldırmak üzere siber güvenlik yazılım ve donanımlarının entegrasyonu yapılmalıdır. Kapalı devre sistemlerde ise özel yetkilendirme sistemleri uygulanarak iç tehditlerden korunabilmek mümkündür.
Konuyla ilgilenen KOBİ’lerin MDT Software tarafından yayımlanan videoya göz gezdirmelerini tavsiye ediyoruz.
Bu kapsamda yapılacak siber güvenlik yazılımı yatırımları ile network erişimini düzenleyen firewall gibi donanım yatırımları dijitalleşme projesine ek olarak veya gerçekleşmiş dijitalleşme süreçlerinin devam olarak kurgulanabilir. Dijital üretime geçiş yapmayı hedefleyen her KOBİ’nin bu önceliği de dikkate almasını tavsiye ediyoruz. KOSGEB de bu konunun önemini vurgulamak adına çağrının bu konusunda, siber güvenlik ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurulmasına işaret etmiş.
Ürün çeşitliliğinin bol olduğu üretim süreçlerinde altyapı maliyetlerini düşürmek adına, üretim bantları ve sistemleri genel olarak çok amaçlı tasarlanmaktadır. Buna karşın, her bir ürün değişikliği için uzun set-up süreleri gerekmekte, operatörlerin ince ayarları ile belirli fireler sonrasında öngörülen üretim aşamasına geçilebilmektedir. Her ne kadar altyapı maliyeti düşük olsa da üretim esnasında oluşan bu kayıplar karlılığı azaltmakta ve yatırımın geri dönüş süresini uzatmaktadır. Bu kapsamda, farklı tip ürünlere otomatik veya çok kısa set-uplar ile adapte olabilen ve hemen hemen üretimi durdurmadan farklı tip ürün imalatına geçiş yapılabilen akıllı ve esnek otomasyon sistemleri geliştirilmiştir. Akıllı sensör ve endüstriyel robot teknolojilerinin de gelişmesiyle birlikte söz konusu sistemler yaygınlaşmaya başlamıştır.
SICK’in esnek otomasyon uygulamalarına örnek olarak yayımladığı videoyu konunun daha iyi anlaşılması açısından aşağıda paylaşıyoruz.
Bu öncelik kapsamında, üretim yapan işletmeler farklı tip üretime adapte olabilen otomasyon sistemlerinin mevcut üretim hatlarına entegrasyonunu amaçlayabilir. Sensör sistemleri, otonom robotlar, kolaboratif robotlar ile banttaki ürünü tanımaya olanak sağlayan diğer sistemlerin bir server ile entegrasyonu sonucunda ortaya çıkacak gelişme ve iyileştirmelerin tanımlandığı projeler çağrı konusuna uygun olarak değerlendirilecektir.
İmalatta güncel teknolojiye sahip olmanın yanında teknolojiyi uygulayacak personele sahip olmak da verimlilik ve karlılık noktasında önemlidir. Bu aşamada personel niteliği ve eğitimi için yüksek maliyetlere katlanmak gerekebilir. Üretim ve montaj süreçlerini iş başında öğretmek hem maliyetli hem de tehlikeli olabilmektedir. Bununla beraber, iş adımlarının uygun şekilde gerçekleştiğini garantiye alacak mekanik ve elektronik sistemlerin geliştirme ve entegrasyon maliyetleri de oldukça yüksektir.
Genel olarak eğlence amaçlı kullanılan sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik teknolojileri, son yıllarda üretim sektöründe de kullanılmaya başlanmıştır. Giriş kalite kontrol süreçlerinde kontrol edilecek parçaların kritik kontrol noktalarının işaretlenmesi ve herhangi bir aşaması atlanmadan tamamlanması arttırılmış gerçeklik uygulamaları ile mümkündür. Bununla beraber, belirli bir ürünün üretimine başlamadan önce makine üzerindeki kritik ayar noktalarının arttırılmış gerçeklik uygulamaları ile doğrulanması sonrasında üretime başlanması ve bu sayede üretimde personel ve makine kaynaklı hatalara yer verilmemesine imkan tanır. Bakım personeli, üretimde kullanılan makineler ile ilgili eğitimleri sanal gerçeklik teknolojileri kullanarak alabilir, üretimi durdurmadan bu kapsamdaki eğitimini tamamlayabilir. Yine, arttırılmış gerçeklik uygulamaları kullanılarak periyodik bakım aşamaları tanımlanabilir ve her adımın doğru bir şekilde tamamlanması sağlanabilir. Son olarak, üretimi tamamlanmış mamüller için kalite kontrol süreçlerinde arttırılmış gerçeklik teknolojisi kullanılarak ürünler üzerindeki hatalar tespit edilebilir, ürünlerin teknik resme uygunluğu doğrulanabilir.
VR teknolojilerinin imalatta kullanımına yönelik örnek teknolojiler Singularity Lab tarafından yayımlanan videodan izlenebilir.
Tüm bu süreçlerde kullanılmak üzere, arttırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik uygulamalarının işletme süreçlerine uygulanması proje kapsamında uygun çağrı konusu olarak değerlendirilebilir. Bu kapsamda, hazır yazılım araçları temin edilerek işletme personeli tarafından söz konusu teknolojilerin uygulanması bir proje konusu olarak değerlendirilebilir. Aynı şekilde hizmet alımı yoluyla bu teknolojilerin KOBİ’lerde devreye alınması mümkündür.
Yazımızın başında da ifade ettiğimiz üzere KOBİGEL 2020 çağrılarına, imalatçı KOBİ’ler haricinde yerli teknoloji geliştiren KOBİ’lerde başvurabilecek. Teknoloji geliştiren KOBİ’ler yukarıda detaylı olarak örneklendirerek sunduğumuz proje konularındaki ihtiyaçları karşılamaya yönelik geliştirme projeleri için destek alabilir. Geliştirici KOBİ’ler şayet bu teknolojilerini,
hayata geçirmişlerse, bu ürünlerin yalnızca ticarileşmesine yönelik proje başvurusunda bulunabilir.
Her iki amaç için de proje sunabilecek geliştirici KOBİ’lerin kurum tarafından belirlenmiş NACE kodları altında faaliyet göstermesi mecburi. Bu kodlar, aşağıdan takip edilebilir.
26 – Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı
28 – Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı
30.3 – Hava ve uzay araçlarıyla ilgili makine imalatı
33 – Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı
61 – Telekomünikasyon
62 – Bilgisayar programlama, danışmanlık ve ilgili faaliyetler
63.1 – Veri işleme, barındırma ve ilgili faaliyetler; web portalları
Ayrıca, teknoloji geliştiren tarafta başvuru yapacakların, son yıl net satış hasılatı 500.000 TL ve üzeri olan ve ilgili teknoloji için potansiyel alıcı pozisyonunda olan bir işletmeden temin edecekleri niyet mektubunu başvuru esnasında kuruma sunması gerekiyor. Formatına buradan erişebilecek niyet mektubu, KOBİ ölçeğindeki işletmelerden ve büyük ölçekli işletmelerden temin edilebilir.
KOSGEB Dijitalleşme teması çerçevesindeki KOBİGEL 2020 çağrısı önceliklerini yazımızda değerlendirmeye çalıştık. KOBİ Gelişim Destek Programı 2020 Çağrısı isimli yazımızda ise programın detaylarına ilişkin bilgi vermeye devam edeceğiz.